30 Ocak 2008

KAKAOLU BİSKÜVİ



Neredeyse 10 yıldır yaptığım kaynağını bile unuttuğum bir tarif bu... Sanırım yemek dergilerinden birinde görmüştüm, ama tarifi daha farklıydı. Zamanla eklenen ve çıkarılan malzemeler oldu son olarak da bu hale geldi. Kuzum küçükken çok severdi bu bisküvileri, şimdi çikolatalısını daha çok seviyor. Bence denemekte fayda var, misafir filan geldiğinde çok havalı oluyor. :)

Malzemeler:

2 su bardağı un
2 yemek kaşığı kakao
1 yumurta
1 paket vanilya
1/2 su bardağı toz şeker
1/3 paket yumuşak margarin
4 yemek kaşığı nişasta
1 paket instant kuru maya

Yapılışı:

Tüm malzemeleri güzelce yoğurup, nmerdaneyle ince açıyoruz ve tırtıklı kesecekle kare veya dilediğimiz bir şekil vererek kesiyoruz. Yağlı kağıt serilmiş tepsiye diziyor ve 200 derecede 10 dakika kadar pişiriyoruz. İsteğe göre piştikten sonra eritilmiş çikolata ve hindistan cevizine bulayarak tercihen kahve ile servis yapıyoruz.


Afiyet olsun.

28 Ocak 2008

LAHANA SARMASI


Sayfayı her açtığınızda aynı resim aynı resim, çok sıkıldınız değil mi, ben de öyle! Ama bu aralar öyle karıştım ki çorbaya döndüm. Bir yandan iş bir yandan ev, şimdi de dersler... Ben bu açıköğretimi kendi kendine bitiyor sanmıştım ama maalesef yanılmışım. Ben önemsemedikçe konular dağ gibi yığılmış. 2-3 ay sonra sınavlar başlıyor ben de derslerin arasında kayboldum. Ne spor ne de bloga yemek tarifi hiç bir şey kalmadı. Aman okuyorum okuyorum bir de yavaş anlıyorum ki sormayın dönüyorum bakıyorum bir arpa boyu yol almışım. Böyle bir şey işte! Neyse bu arada biriken tariflerden biri de lahana sarması idi. Bugünden başlayarak biriken tariflerimi yavaş yavaş eritmeye çalışacağım. İşte geldi:

Malzemeler:

1 büyük boy lahananın dış yaprakları
1 orta boy soğan
250gr. kıyma
1 su bardağından 1 parmak fazla pirinç
3 yemek kaşığı salça
1 su bardağına yakın sıvı yağ
Tuz, karabiber
Maydanoz, dereotu

Yapılışı:

Sarma yapraklarını tuzlu suda haşlayıp soğumaya bırakıyoruz. Diğer yandan soğanı küp doğrayıp diğer iç malzemelerini de ekliyoruz. Sarmaları sardıktan sonra tencereye dizip üzerine de 1-1,5 su bardağı su koyup kaynamaya bırakıyoruz. Kısık ateşte suyunun yarısını çekene kadar pişirip altını kapatıyoruz.

Afiyet olsun.

19 Ocak 2008

AŞURE

Çok mutluyum aşure ayı geldi bugünden itibaren başlıyor ve ben aşureyi bu sefer yiyemesem de yapması bile çok zevkliydi.

Ben çocukken birbiriyle çok samimi görüşen kocaman bir mahallede büyüdüm. İstanbul’da olmamıza rağmen -her zaman çok özendiğim- küçük yerleşim yerlerindeki gibi samimi bir ortam vardı Şimdiki gibi çocuklar fanusta büyümezdi, biz sabahtan akşama kadar sokakta oynardık, herkes sokakta birbirinin çocuğunu kollardı o zamanlar. Bakkalı, kasabı, manavı, caminin hocası hepsinin gözü bizim üzerimizdeydi sanki...

Aşure zamanı geldiğinde annem dünyanın aşuresini yapıp herkese dağıtırdı. Bense kapı kapı dolaşıp o aşureleri dağıtırken bu güzelim şeyi neden başkalarına vermek zorunda olduğumuzu bir türlü anlayamazdım. Hep anneme:

-Anne n’olur çok çok yap ama kimseye dağıtmayalım, derdik. Annem de tamam, deyip sonra yine dağıtırdı.

Ne kadar yesek de doyamazdık aşureye. Geçen sene annemi arayıp aşure yaptın mı diye sorunca ne dese beğenirsiniz?

-Aşure mi? Kızım o karbonhidrat deposu, bana ağır gelir yapmıyorum artık!

Neyse ben son üç yıldır falan adet haline getirdim. Yapıyorum ve dağıtıyorum... Bu arada aşureyi her yöre farklı yapıyor, hepsinin lezzeti kendine göre güzel ve değişik. Önemli olan paylaşmak, Allah herkesinkini kabul etsin. Ben bu yıl abartıp öyle çok yaptım ki, bir kısmını şirketteki arkadaşlarla yedik. Bugünden itibaren de evdeki kısmı akraba ve eş- dost ile birlikte tüketeceğiz.

Gelelim tarife, bu arada bu tarif makul ölçülerde bir büyük tencere kadar oluyor. Daha fazla yapmak isterseniz benim yaptığım gibi 5-6 katını deneyebilirsiniz:


Malzemeler:

2 kase aşurelik buğday (yarma)
1 kase kuru fasulye
1 kase nohut
½ kase üzüm (sarı)
½ kase kayısı
½ kase kuru incir
5 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
Tarçın
Ceviz

Yapılışı:

Nohut ve kuru fasulyeyi bir gün önceden iyice haşlıyoruz. Ertesi gün yarmayı güzelce ayıklayıp, süzüp üzerine 5-6 parmak geçecek kadar su koyup, 1-2 saat kadar nişastasını iyice salana kadar pişiriyoruz. Bu arada incir, kayısı ve üzümü yıkayıp, kayısı ve inciri küçük parçalara bölüp, ayrı ayrı kaplarda haşlıyoruz. Aşuremiz hala ateşin üzerindeyken yarma pişince nohut, kuru fasulye ve haşlayıp suyunu süzdürdüğümüz kuru yemişleri de yarmanın üzerine ekliyoruz. Toz şekerini koyup şöyle bir çeviriyoruz. Şeker iyice eriyince sütünü de ekleyip ateşin altını ve tencerenin kapağını da kapatıp oda ısısında soğumaya bırakıyoruz. Daha sonra da buzdolabında muhafaza ediyoruz.

Burada dikkat edilecek 2 husus var:

Birincisi; aşureyi yapmak istediğimizden çok daha sulu yapalım ki ertesi gün içindeki yarmadan dolayı suyunun çoğunu çekince uygun kıvama ulaşsın.

İkincisi; cevizi yerken üzerine dökelim. Pişirirken veya dolaba kaldırdığımızda dökersek aşurenin rengini simsiyah yapıyor. Tecrübeyle sabittir. :)

Böylece üzerine tarçın ve bol iri dövülmüş ceviz ile servis yapıyoruz.

Afiyet olsun.

18 Ocak 2008

TAHİN HELVALI KURABİYE



Efendiiiim, şimdi geçtiğimiz Cumartesi gündüz vakti Nezahat ile konuştuk, bana oturmaya gelecek (aaa ne zamandır görüşmüyoruz), biz her Cumartesi birlikteyiz; daha doğrusu onlar Cumartesi Mutfağının müdavimlerindendirler, ben de tabi bu durumdan zevk alıyorum, neyse abisi getirmeye gitti (kendisi kocam olur). Ben de şöyle bir düşündüm acaba gün içinde atıştırmalık çocuklara ne yapsam diye, e çocuklar her hafta her hafta kek yemekten helak oldular artık keke bakamayacaklar, o yüzden değişik ne deneyebilirim. Sonunda anneannemin kurabiyesini rengini hafif koyulaşırarak –malum kahverengi olmayınca pek rağbet göstermiyorlar- yapmaya karar verdim; sonra dolapta bir zaman önce alınmış ve ben diyette olduğumdan kimsenin pek de dokunmadığı tahin helvasını (bizim evin erkekleri pek ağızlarının tadını bilmezler) gördüm ve bunu da bir şey yapıp içine koysam da bir an önce gözümün önünden kalksa, diye düşünürkeeen, oley dedim tamam kurabiyenin içine koyayım. Ama acaba nasıl olur diye de endişelenmedim değil. Neyse hemen sıvadım kolları anneannemin misss gibi anneanne kurabiyesinin tarifine kakao ekleyerek yoğurdum. Her bir bezeyi elimde hafifçe neskafe fincanlarının tabakları var ya o kadar açtım sonra da ortasına kocaman bir parça tahin helvası koydum. Yuvarlak şekil verip fırına sürdüm ama üzerine yumurta sürmedim. Neden diye sormayın, bilmiyorum.

Bu arada benim sevdalı kafa evdeki işlere daldı gitti. 15-20 dakika sonra geldim baktım kurabiyeler pişmiş gibi görünüyor ama hem rengi kahverengi hem de üzerine yumurta sürmediğim için emin olamıyorum. Hadi dedim içine bir kürdan batırayım. Batırdım kürdan çıktı o da ne! Kürdan sıpsıvı... Allah allah diyorum bu kurabiye çok çabuk pişerdi ne oldu, gidiyorum geliyorum kontrol ediyorum aynı, her neyse ben fırında 20 dakika daha tuttum, en sonunda kürdan temiz çıktı. Kurabiyeleri çıkardım Nezahat geldi.

Ben diyorum ya sevdalı kafa, kurabiyenin içine tahin helvası koyduğumu unuttum, o yüzden kürdan sıvı çıkıyor. Taa ki 40 dakika boyunca;helvalar eriyip ortadan kaybolup, kurabiye kazık gibi kuruyana kadar pişirmiş oldum tabi.

Şimdi kurabiyelere bakıyoruz taş. Biz buna ne yapsak derken ben 1 paket çikolatayı benmari usulü erittim. Kurabiyenin ortası boş çünkü, aklımız sıra çikolatayı kurabiyelerin arasına sıkacağız. E kurabiye sert, olmadı tabii, Nezahat dedi ki: aaa hadi gel bunları çikolataya batıralım. Süper fikir, hemen yaptık öyle güzel göründü ki, peki üzerine? Hindistan cevizi aşkım benim. Aynı pastanedekilere benzedi, Bir süre sonra çikolatalar soğudu, kurabiye de pastanedeki kuru pastalar gibi gevrek oldu. Ben bile beğendim. Çocuklar ayıla bayıla yediler. Hatta Kuzey Pazartesi günü beslenmesine bile koydurttu.

Bir dahaki yapışımda 15 bilemedin 20 dakika yeter, eminim çok daha iyi olacak. Anneanneme gelince, sevgili pamuk gibi kurabiyesini görse tanımazdı herhalde, o yüzden bahsetmedim bile...

Eh hadi bakalım çok gevezelik ettim şimdi de sıra tarifte:

Malzemeler:

1 yumurta
1/3 su bardağı yoğurt
1/2 su bardağı sıvı yağ
1/2 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
2-3 yemek kaşığı kakao
Aldığı kadar un (benim hamur 2 su bardağı kadar aldı)


Yapılışı:

Tüm malzemeleri karıştırıp iyice yoğurduktan sonra aralarına tahin helvası koyuyoruz. Şekil verip 200 derece fırında 15-20 dakika kadar pişiriyoruz.

1 paket çikolatayı benmari usulü eritip, çikolatalar sıcakken kurabiyeleri çikolataya batırıyoruz. Üzerine hindistan cevizi serpiştirip soğumaya bırakıyoruz. Sizinki yumuşacık olacaktır emin olun.

Afiyet olsun.

15 Ocak 2008

KATMERRRRR!!!


Çocukluğumda Ramazan aylarının sahur gecelerinin vazgeçilmez bir tadıdır katmer... Annem gece bir başlardı yapmaya sahurda tepeleme katmerlerimiz hazır olurdu. Tabii kızkardeşimle ben de açılan katmerleri sacda pişirirdik. Hani evlerde bulunan şu elektrikli saclardan. Eskiden küçük yerlerde ateşi yakıp, üzerine sacı yerleştirip yaparlarmış ama biz İstanbul'da elektrikli sac üzerinde yapardık. Tabii sacda yapılanın ayrı bir tadı olur. Şimdilerde elektrikli sac bile neredeyse tarih oldu. Ben teflon tavada yapıyorum, bir çok hamur işinde olduğu gibi. Hiç yoktan iyidir bence...

Sahurda katmerler hazır olduğunda herkes tek tek uyandırılır. Uykulu gözlerle masaya gelinir, el yüz yıkamaya üşenilir uykum açılır korkusuyla. Ama ne çare babam mutlaka farkeder ve doğru banyoya! Canım uyku açılverir hemencecik. Katmerler alınır ortasına peynirler yerleştirilir yanında da ne içilir? Çay mı? Hayır bilemediniz, tabii ki üzüm kompostosu! İşte ben o gün bugündür arasına peynir yerleştirilmiş hamur işinin yanında üzüm kompostosuna bayılırım. Katmer de eşsizdir hani. Bir lokma peynirli katmer, bir kaşık komposto, bir lokma katmer, bir kaşık.... amaaan neyse güzeldir yani. Bak şu diyetin arasında canım çekti gene, zaten katmeri yaptığım gün ilk kez diyeti bozup bir yarım götürdüm. Bu hafta spora x2 gidilecek, gidilecek de ne zaman? Kendimi kandırıyorum işte.

Büyüyüp de Ankara'da anneanneciğimin yanına yerleşince ilk Ramazan zavallı kadıncağızın şok Ramazanı oldu. Ne yapayım anneannem sahurda kahvaltı yapıyor, ben hayatta alışık değilim ille hamur işi olacak. Katmer isterim ben, yağlama isterim ben, gözleme filan yap, ne bileyim börek de açabilirsin !!! (bak bak bak huysuz torun n'olcek) Benim anneannem Mardin'li; hamur filan açmasını bilir güzel de yapar tabii ama uzmanlık alanı içli köfte, semsbusek (gözlemeden çok farklı değil aslında), iç pilav, babagannuç, çiğ köfte.. böyle şeyler işte. Ayrıca da yaşlı kadıncağız (o zaman da yaşlıydı şimdi çok yaşlı ama her işi de becerir maaşallah! Allah nazarlardan saklasın)... Neyse ilk akşam işten geldim, sabahtan katmeri tarif edip gitmişim, tepeleme katmeri yığmış yazık. Buzluğa atıp her sahurda ısıtıp ısıtıp yedirdi bana, her gece her gece nasıl yapsın? O oruçlarım kabul oldu mu bilmem, Allah affetsin beni.

Gelelim katmere; Kayserinin mükemmel tatlarından biridir. Tabii Yozgat-Sivas civarında da bolca yapılır. Benim babaannem Kayserili olduğu için annem eskiden Kayserinin tüm hamur işlerini çok güzel yapardı, aslına bakarsanız şimdi de yapar ama artık evde pek hamur işi yapmıyor. Genelde sebze-beyaz et-meyve üçlüsüyle yaşıyor. Bu arada ben katmeri son 4 yıldır filan yapamamıştım. Cumartesi günü Nezahat bendeydi konuşurken konuşurken söz katmere geldi, hadi dedim yapayım akşama beyler de bayram etsin.

E hadi yapalım mı ne duruyoruz:

Ben hamuru ölçüsüz yoğurdum, o yüzden kesin miktarı veremiyorum.

Malzemeler:
1 miktar un
tuz
ılık su
yaş maya

Üzerine:
1 paket margarin (tereyağı daha iyi)
1/2 su bardağı tahin (tahin evet yanlış okumadınız! katmer tahinle yapılır kardiş)

Yapılışı :
Hamuru un, tuz, su maya ile yoğuruyoruz. Yumruk kadar bezelere bölüp bir kenarda bekletiyoruz. Diğer yandan yağı eritip tahini ekliyoruz. Hamur bezelerimizi oklavayla innncecik kocaman oluncaya kadar açıyoruz. Açtığımız hamurun üzerine bolca tahin-yağ karışımından sürüyoruz.
Daha sonra hamurun ortasını deliyoruz. İçten dışa doğru kıvıra kıvıra çember şeklini alıncaya kadar geliyoruz. Daha sonra hamurun bir tarafından kopartıp dolamaya başlıyoruz. Hani tahinli çörekler vardır ya onun gibi olucak. En fazla elma genişliğinde olunca kopartıp ucunu altına saklıyoruz. Hamurun büyüklüğüne göre bu işlemi tekrarlıyoruz. Diğer bezelere de aynı işlemi uyguluyoruz. tepsiye dizip buzdolabında biraz bekletiyoruz. Yağları iyice donunca dolaptan alıp her birini tekrar büyük tabak genişliğinde açıyoruz. Bu işlem için merdane oklavadan daha uygun. Bir tersinden, bir düzünden açalım ki masaya yapışmasın ve katları ayrılmasın. İyice ince olunca teflon tavada her iki tarafını pişiriyoruz. Üst üste dizip servis yapıyoruz. İşte bu kadar....

Afiyet olsun.

13 Ocak 2008

NOHUTLU YARMA ÇORBASI


Malzemeler:

2 su bardağı yarma
1 su bardağı haşlanmış nohut
2 su bardağı ekşi süzme yoğurt
1 baş soğan
nane
tuz


Yapılışı:

Yarmaları yıkayıp süzdükten sonra bir tencereye koyuyoruz. Üzerini 5 parmak geçecek su koyup, tencerenin altını yakıyoruz. Su kaynayınca altını kısıp kapağını da kapatıyoruz. 1-1,5 saat kısık ateşte yarmalar tamamen pişip nişastasını salıncaya kadar pişiriyoruz. Üzerine haşlanmış nohutu da ekliyoruz. Süzme yoğurdu bir kapta iyice çırpıp üzerine az su ekliyoruz. Koyu kıvamlı bir ayran elde edince ayranımızı çorbaya karıştıra karıştıra ekliyoruz. Kaynayıncaya kadar karıştırıyoruz ve üzerine ince kıyıp nane ile birlikte kavurduğumuz soğanları da koyuyoruz. Tuzunu ekleyip ateşten alıyoruz.

Afiyet olsun.

05 Ocak 2008

ŞEKER HAMURLU YAŞ PASTA

Yaptım, yaptım ben de şeker hamurundan pasta yaptım!
Kaç aydır bloglarda şeker hamuru ile pasta yapan arkadaşlarımı gördükçe içim içimi yiyordu. Ben de yapsam, acaba becerebilir miyim? N'apsam nasıl etsem? Öyle özeniyordum ki anlatamam, ben özendikçe her gün yeni bir şeker hamurlu pasta ile karşılaşıyorum, nasıl kıskanıyorum anlatamam, hasetimden çatlıyorum.

Sonra ciddi ciddi araştırmaya başladım, önce şeker hamurunu evde yapmayı denedim, rezil ettim. Hiç beceremedim. Sonra hazır alayım dedim, e marketlerde yok ki! Ankara'da pastacılıkla ilgili ürünler satan bir yer varmış internetten araştırdım buldum Gimat'ta. Son aşama olarak Yıldırım'a yapıştım:

-Aşkııım n'olur beni Gimat'a götür şeker hamuru almam lazım.

- O da nesi?

-Pasta yapıcam da...

-Boşver sen pasta yapma, pastaneden alırız.

-Ama ben yapmak istiyorum.

-Hayatım şimdi gidip alıcaz, iki yapıp bıkıcaksın biliyorum ben...

-Hayır hayır bıkmam söz hep yapıcam yeter ki öğreneyim.
(Yıldırım baktı bozuk plak gibi sürekli aynı şeyi tekrarlıyorum. Kurtuluş yok)

- İyi tamam gider alırız.

Gimat'a gittik, şansa bak bizim eski dükkanın tam karşısındaymış, ben daha önce hiç dikkat etmedim. Ama maalesef bayram arefesi olduğu için 1 kiloluk hiç şeker hamuru kalmamış tek renk var o da siyah!!!

Ben de 6 kiloluk koca kutuda bir beyaz şeker hamurunu aldım eve getirdim. Mutluluktan uçuyorum. Biraz gıda boyası, o da ne her taraf battı kıpkırmızı oldu, temizle temizleyebilirsen akşama kadar uğraştım minnacık bir kalp şeklinde kırmızı şeker hamuru elde ettim.



Ama azmin elinden hiç bir şey kurtulmazmış derler ya benimki de o hesap sonunda (2 gün sonra falan) ortaya üstteki kırmızılı pasta çıktı sağı solu biraz şekilsiz oldu ama olsun, Elif Bebeği ziyaret için Polatlı'ya gittiğimiz gün yapmıştım herkes bayıldı. Bense çok şaşırdım, çünkü üstü bana göre pek iç açıcı görünmüyordu. Sonra aynı pastanın minyatürünü yılbaşı gecesi çocuklara yaptım. Valla bayıla bayıla yediler. Tek kusur ikinci pastada krem şanti yerine krem ole kullanmıştım. Ve hamuru koymadan önce dolapta bekletmediğim için biraz sonra şeker hamurunu sulandırdı, pasta eciş bücüş oldu. Neyse bir dahaki sefere daha iyisini yapmaya çalışacağım. Bu arada bu konuda bilgisi ve tecrübesi olan arkadaşlardan tavsiye vermek isteyen olursa çok sevinirim.

İşte tarif :

Malzemeler:

1 adet hazır pastaban
1 adet hazır pasta kreması
1 su bardağı kadar damla çikolata
Keki ıslatmak için 1 su bardağı kadar süt

1 elma büyüklüğünde beyaz şeker hamuru
1 elma büyüklüğünde kırmızı gıda boyası ile renklendirilmiş şeker hamuru

Yapılışı:
Önce kekin ilk katını sütle ıslatıp poşetin üzerindeki tarife göre hazırladığımız pasta kremasını sürüyoruz. Üstüne damla çikolataları serpip ikinci kat keki üstüne koyuyoruz. Onun üstüne de kalan kremayı sürüp etrafına da krema sıvıyoruz. Dolapta tercihen 1 gece kadar bekletip üzerine pudra şekeri ile açtığımız şeker hamurunu yerleştiriyoruz. Minik kalıplarla şekil verdiğim kırmızı şeker hamuru ile üzerini süslüyoruz. İşte hepsi bu kadarrrr...

Afiyet olsun.

KAPUSKA


Yahu nedir bu erkeklerin kapuskayla alıp veremediği... Hayatımda kapuska yiyen bir tek erkek gördüm o da Yıldırım (aşkım benim). Onun dışında kapuska adını duyan erkeklerin hepsi aynı tepkiyi veriyor:

-Iğğğyy kapuska mı hiç sevmem!

-Askerde hep yaparlardı!

-Ne anlıyorsunuz şu kapuskadan?

E ben bayılırım valla. Hele bol salçalı kıymalı ve de bol acılı olursa... Eve lahana girsin ertesi gün bizde kapuska pişer. Bunu da geçen hafta yapmıştım. Düşük kalorili, faydaları saymakla bitmez ve kanserin en baş düşmanlarından biri olan lahananın çok sevdiğim bir yemeğidir kapuska. Ay bak yine canım çekti tarifi yazayım da şu yeni aldığım lahanadan yapayım biraz.


Malzemeler:


1/4 orta boy lahana
100 gr. kıyma
1 orta boy soğan
4 yemek kaşığı salça
Acı pul biber

Yapılışı:

Lahanaları yıkayıp doğruyoruz. Tencerede soğan ve kıymayı kavurup salça ve lahanaları ekliyoruz. Çok az su (mesela yarım su bardağı) ekleyip tuzunu da koyduktan sonra ağzını kapatıp kısık ateşte pişmeye bırakıyoruz. Aslında en güzel düdüklüde oluyor ama benim düdüklü sizlere ömür :( , o yüzden tencereye talim... Piştikten sonra bol pul biberle süsleyip acı acı yiyoruz. Mmmm nefis!

Afiyet olsun.

GÜLLAÇ


Şimdi nerden çıktı bu demeyin. Güllaç hayatımda yaptığım en kolay ve en hafif tatlı...Benim çok sevdiğim ve İstanbul'a taşınan arkadaşlarım var: Saliha ve Mehmet... Ankara'da otururlarken çok sık bir araya gelirdik, ama şimdi fazla görüşemiyoruz tabiii. Sevgili arkadaşlarım özellikle de Mehmet güllaca bayılır, her sene Ramazan boyunca nerdeyse 2-3 günde bir görüştüğümüz için her görüşmemizde bu güllacı isterdi benden. Bu bayram Ankara'ya geleceklerini öğrenince Yıldırım (sevgili eşim) aradı taradı sonunda güllacı bulup getirdi. Bana da yapmak düştü, Mehmet ve Saliha bayramda güllaç görünce gözlerine inanamadılar.


E hadi tarifini veriyorum işte:


Malzemeler:

500 gr. lık bir paket güllaç
2,5 litre süt
2-3 su bardağı toz şeker
1 su bardağı iri dövülmüş ceviz
1/2 adet ayıklanmış nar


Yapılışı:

Süte şekeri ekleyip bir tencerede kaynatıyoruz. Altını kapatıyoruz ve kenarları yüksek bir tepsiye (ben her seferinde büyük dikdörtgen borcam kullanıyorum) güllaçları üst üste diziyoruz. Güllaçların yarısını dizince sıcak sütün yarısını üzerine boca ediyoruz. Araya dövülmüş cevizi serpiştirip güllaçların diğer yarısını da tekrar üzerine diziyoruz. Kalan sütü üstüne boca edip ağzını sıkıca kapatıyoruz. Oda ısısına ulaşınca buzdolabında tamamen soğuyuncaya kadar bekletiyoruz. Bu arada güllaçlar sütün hemen hepsini çekmiş olacaktır. Üzerine narları serpiştirerek servis yapıyoruz.

Afiyet olsun.

Not: Normalde güllaç yapımı daha farklıdır. Tepsiye dizdiğiniz her katın üzerine 1-2 kepçe süt gezdirirsiniz. Fakat öyle yapınca da sütün çoğu alta süzülüyor ve güllaç sütün hepsini çekmiyor. Tatlının altında gereğinden fazla süt birikiyor. Dahası en üstte kalan güllaç diğer katlara göre daha kuru kalıyor. Bunun yerine ben en üste sütü dökmeyi tercih ediyorum. İkinci önemli nokta da güllaç miktarına göre değil de daha küçük bir kap kullanırsanır güllacınız yüksek ve gösterişli olur.

LAHANA SALATASI




Eşim geçenlerde eve kafamın iki katı büyüklüğünde bir lahana almış. Ben kapuskayı çok severim. 3 kere filan kapuska yaptım yine bitmedi. Ben de bu kafamdan uydurduğum salatayı yaptım.
Malzemeler:
1/4 orta boy lahana
1 kase yoğurt
1 yemek kaşığı mayonez
1/2 kase dilimlenmiş kornişon turşusu
pul biber
Yapılışı:
Lahanayı yıkayıp incecik kıyıyoruz. yoğurt, mayonez ve turşuyu ekleyip harmanlıyoruz. Üzerine pul biberle servis yapıyoruz. Afiyet olsun.
Not: aranızda benim gibi diyette olanlar varsa lahana hem faydalı, hem yağ yakıyor hem de çiğ yerseniz tok tutuyor. Bilginiz olsun...

PUL BİBER


Selaaam,

Uzzuun ama çok uzzuun bir zamandan sonra sonra yine buradayım işte. Dünya kadar da tarif birikti ama ben zamansızlıktan bırakın tarif yayınlamayı doğru dürüs bloga bile uğrayamadım. Efendim neler oldu bu arada: öncelikle güzel mi güzel bir yılbaşı geçirdik ailece. Çam ağacımızı kurduk süsledik, oğlum okuldan gelmeden önce tamamladık ona sürpriz yaptık. Sonrasında eşim bizi güzel bir akşam yemeğine götürdü. Daha sonra eve geldik başka hiç bir programımız yoktu, Nezahat'ı (görümcem) aradık ama onlar program yapmışlar, sonra da İlknur'ları aradık Vedat'la birlikte bize geldiler. Çocuklara daha önce denemelerini yapıp Berna'lara götürdüğüm şeker hamurlu pastamdan küçük bir tane daha yaptım. Pek sevindi bizimkiler. Hep birlikte bir yandan televizyon seyrettik, bir yandan okey oynadık. Yeni yılın ilk saatlerinde Kuzey tutturdu hadi tombala oynayalım diye... 1-2 saat de tombala oynadıktan sonra sabaha karşı uykuya teslim olduk. Ertesi gün tatildi ve çok güzel geçti. Sonrası malum çarşamba günü Kuzey okul biz de işe yollandık. Bu hafta pek telaşlı geçti, o yüzden ancak bugün tarif yayınlamaya fırsat buldum. Ama bu sefer kararlıyım birikenleri yayınlayıp bitireceğim.


İlk olarak ye#28 kış hazırlıkları için kuruttuğum ama blender'ım bozulduğu için yapamadığım (dolayısıyla da etkinliğe başka bir tarifle katıldığım) pul biberlerimi yayınlıyorum. Pul biber yapımını bana en büyük ve en ulu görümcem Gönül Abla öğretti. Bundan sonra her sene yapmayı düşünüyorum.
Malzemeler:
1/2 kg acı kırmızı sivri biber
Yapılışı:
Biberlerimizi iyice yıkayıp tohumlarını dikkatlice çıkarıp gazete kağıdı üzerinde güneşe yayıyoruz. Tabii artık güneş filan kalmadı. Ama siz biberleri gazete kağıdının üzerine yayıp kaloriferin üzerinde de kurutabilirsiniz. Ben denedim gayet güzel oluyor. 1-2 hafta kuruyan biberleri ( biberler iyice kuruyacak hiç bir yumuşaklığı kalmayacak ellediğinizde kazık gibi olmaları lazım) blendıra koyup üzerine de 1 yemek kaşığı kadar zeytinyağı gezdirip kıyıyoruz. 1-2 gün kadar kavanozda beklettikten sonra kullanabiliriz. Dikkat edin gerçekten de çok acı oluyorlar .
Afiyet olsun.