18 Mayıs 2009

AMASRA VE 4 GÜNLÜK TATİL...





3 gündür tatildeyim. Pazartesi günü şirkette tatil edilince 2 gün-1 geceliğine bir yerlere kaçmayı teklif ettim eşime… Gergin geçen şu birkaç aydan sonra iyi geleceğini düşündüm. Planımızı biraz genişlettik; Cumartesi günü sabahtan düştük yollara ve 3-4 saatlik yolculuğun ardından Amasra’ya vardık. Önce limanı gezdik, daha sonra İstanbul’dan gelen sevgili arkadaşım Saliha ve ailesiyle buluştuk. Sokak sokak dolaşıp dükkanlardan alışveriş yaptık (anneanneme ve Gönül Abla’ya güzel yelpazeler aldım), yemek yedik, Kale’ye çıkıp tavşan Adası'nı dürbünle seyrettik, yola çıktık ve akşam üstü doğa harikası küçük bir koyda kurulmuş Çakraz’a vardık. Daha önceden yerimizi ayırttığımız Alaaddin Otel’e yerleşir yerleşmez Kuzey tutturdu denize girmek istiyorum diye… Gerçi hem Amasra’da hem de Çakraz’da ciddi bir sıcak vardı ama deniz henüz ısınmamış, buz gibiydi. Buna rağmen oğlumu denizden uzak tutmak mümkün olmadı, 3 gündür de denizden çıkmıyor. İlk gün rüzgarsız sıcağın da etkisiyle deniz çarşaf gibiydi ama 2 gündür dalgalı bir deniz var karşımızda. Dün Safranbolu’ya gittik, sokakları turladık, Hıdırlık tepesine çıktık, yine ve yine alışveriş yaptık (çok güzel 2 örtü aldım mutfak masası için) öğlen yemeğinden sonra arkadaşlarımızı İstanbul’a uğurlayıp Çakraz’a geri döndük. Gelirken yine mini bir koy olan Bozköy plajına uğradık. Dik yamaçtan hemen sonra başlayan plajıyla ve de tertemiz deniziyle çok şirin bir köydü…


Bugün çalışmak zorunda olanlar dünden dönmeye başladıkları için bu sabah sokaklar bomboştu. Sabahın erken saatlerinde sokakta sadece ben vardım. Gün boyunca çakraz sahilinde 1-2 tatilci ve motel sakinlerinden başka kimsecikler yoktu… Buradaki motellerin ayrı bir havası var, çünkü mülk sahiplerinin tamamı yerli halk ve motelleri ailecek işletiyorlar… Son yıllarda korumaya alındığından kimse inşaat yapamıyor ve doğallığından bir şey kaybetmemiş… Hele bizim kaldığımız motel hem şirin hem de tertemiz bir yer… odamızın balkonu denize bakıyor diyemeyeceğim çünkü motel tam denizin önünde ve balkona çıktığınız anda deniz ayaklarınızın altında olduğu için siz kendinizi denizin ortasında hissediyorsunuz. Ben 3 gündür çıplak ayakla yürüdüğüm deniz kenarında köpüklerle başbaşayım… Öyle ihtiyacım varmış ki; tüm sıkıntılarımı, üzüntülerimi, yorgunluklarımı bu köpüklere bıraktım sanki… Kuş gibi hafifledim, Ankara’ya son derece dingin bir dönüş yapacağım… Yarın yola çıkarız kısmetse, dönüşte ciddi bir iş yükü beni bekliyor, evde çamaşır-ütü-yemek…. Hiç korkmuyor gözüm acayip enerji depoladım burada, çok gözleme ve balık yedim çünkü :) Tarif mi, valla tarif vermek için önce bir şeyler pişirmek lazım di mi… Yakında… Çok yakında…



Tavşan Adası - Amasra Kalesinden...






Amasra Limanı'ndan bakış...




Amasra Kalesi'nde eski bir ev...





Çakraz sahili...





Çakraz'da günbatımı...





Konakladığımız Alaaddin Otel...




Çakraz'da, oklavanın kenarlarına bastırmadan hamur açamayı öğrendiğim Servet Abla




ve güzel gözlemelerini açarken...









Çakraz'da sabah dalgaları...







Bozköy plajı...







Kumsalda yürüyüş...





Köpükler ve ben...





Safranbolu evleri...







Hıdırlık Tepesi'nden Safranbolu'ya bakış...





Safranbolu-Bartın yolu...